Küba Krizi Hangi Iki Ülke Arasında Yaşandı ?

Aykutcan

Global Mod
Global Mod
Küba Krizi: ABD ile Sovyetler Birliği Arasındaki Gerilim



Giriş



Küba Krizi, Soğuk Savaş döneminin en kritik ve tehlikeli anlarından biri olarak kabul edilmektedir. 1962 yılında yaşanan bu kriz, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyetler Birliği arasında meydana gelen ciddi bir uluslararası gerilimi ifade eder. Kriz, nükleer savaş riskini ortaya koyarak dünya tarihini şekillendiren olaylardan biri olmuştur. Bu yazıda, Küba Krizi'nin arka planını, gelişimini ve sonuçlarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.



Krizin Arka Planı



Küba Krizi, 1959'da Fidel Castro'nun önderliğinde Küba'da sosyalist bir hükümetin kurulmasının ardından başlamıştı. Castro'nun yönetimi, özellikle ABD'nin yakın komşusu olan bu adada sosyalist bir hükümetin varlığından rahatsızlık duyan Amerikan yetkililerinin dikkatini çekmişti. Sovyetler Birliği'nin Castro'nun hükümetine destek verme kararı alması, bu gerilimi daha da artırmıştı. Soğuk Savaş döneminde, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik ve askeri rekabet, dünya genelindeki birçok ülkede gerilime yol açmıştı ve Küba, bu çatışmanın önemli bir cephe hattı haline gelmişti.



Krizin Patlak Vermesi



Küba Krizi, 14 Ekim 1962'de Amerikalı bir U-2 keşif uçağının Küba üzerinde Sovyetler Birliği'ne ait nükleer füze rampalarını tespit etmesiyle başladı. Bu füze rampaları, ABD'ye doğrudan bir nükleer tehdit oluşturuyordu. Başkan John F. Kennedy, bu durumu öğrendiğinde, ABD hükümeti acil bir toplantı düzenledi ve krizi ele almak için çeşitli stratejiler geliştirmeye başladı. ABD'nin tepkisi, Sovyet füze tesislerine deniz ablukası uygulamak ve bu tesislerin imha edilmesini talep etmek oldu.



ABD'nin Tepkisi ve Diplomatik Çabalar



ABD, Sovyet füze tesislerine karşı bir deniz ablukası uygulama kararı aldı. Bu ablukayla, Küba'ya gelen tüm gemilerin kontrol edilmesi ve Sovyet füze sistemlerinin adadan ayrılmasını sağlamak hedefleniyordu. Başkan Kennedy, aynı zamanda Birleşmiş Milletler'de ve dünya genelinde bu durumu açıklayarak uluslararası destek arayışına girdi. ABD'nin bu sert tavrı, Sovyetler Birliği'ni hem askeri hem de diplomatik bir çıkmaza sürüklemişti.



Sovyetler Birliği'nin Yanıtı ve Krizin Derinleşmesi



Sovyetler Birliği'nin lideri Nikita Kruşçev, ABD'nin deniz ablukasını ve tehditlerini karşılamak için çeşitli yanıtlar geliştirdi. Kruşçev, küresel bir nükleer savaşın eşiğine gelinmesini istemediği için, krizi diplomatik yollarla çözme arayışında oldu. Sovyetler Birliği, Küba'daki füze tesislerini geri çekme konusunda bir anlaşma yapmayı kabul etti, ancak bu anlaşmanın bir parçası olarak ABD'nin Türkiye'deki Sovyet karşıtı füzeleri de geri çekmesini istedi.



Çözüm ve Sonuçlar



Küba Krizi, Sovyetler Birliği'nin füze tesislerini Küba'dan geri çekmesi ve ABD'nin Türkiye'deki füzeleri geri çekme teklifini kabul etmesiyle sona erdi. Bu anlaşma, nükleer savaşın eşiğinden dönülmesini sağladı ve Soğuk Savaş döneminde büyük bir gerilim kaynağı olarak tarihe geçti. Krizin ardından, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerde belirgin bir iyileşme görüldü ve iki ülke arasında doğrudan iletişim kurmayı sağlayacak "kırmızı telefon" adlı iletişim hattı kuruldu.



Sonuç ve Etkiler



Küba Krizi, Soğuk Savaş dönemindeki en büyük nükleer tehditlerden biri olarak kaydedilmiştir. Bu kriz, uluslararası diplomasi ve kriz yönetimi konusunda önemli dersler sundu ve küresel güvenlik stratejilerinin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Krizin çözümü, diplomatik müzakerelerin ve iletişimin nükleer çatışmaların önlenmesindeki önemini vurguladı.



Sonuç



Küba Krizi, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik ve askeri gerilimin en uç noktalarına ulaştığı bir dönemi temsil eder. Kriz, nükleer savaş riskini en üst düzeye çıkarmış, ancak aynı zamanda uluslararası diplomasinin ve müzakerelerin bu tür tehditlerin çözümündeki kritik rolünü de gözler önüne sermiştir. Bu olay, tarih boyunca uluslararası ilişkiler ve güvenlik stratejileri açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.